Çatalca Masaj Salonu-Bayan Masör Esra

Çatalca Masaj Salonu-Bayan Masör Esra

Çatalca Masaj Salonu-Bayan Masör Esra Genç adam hanımın ağzından dökülen kelimelerin mantıksal bağlantılarını kurmaya çalışıyordur. Hanım dur durak bilmeden mevzuşmaya devam ediyordur, konuştukça kendisinin daha da önemli olmaya başladığını düşünmektedir. Ancak söz yığınları biriktikçe kadın gerçeklerden sapmaya adım atar, çünkü anlattıkları olandan birazcık daha hoş gelmektedir kulağa. Oysa bir ev kadınının anlatacakları çocuk ağlamasından ve yemeğin yanmasından ibarettir; bunu da kim dinlemek ister ki! Hanım konuştukça ve mevzuştukça, genç adamın ve kendisinin, birbirlerine şu anda oldukları şeklinde sır olarak kalmalarını daha da çok ister. Hanım biraz olsun bir arada kalabilmek için yeterince ilginç olmayı ister. Acıyı hepimiz hisseder. Bizler duyguları tencerelerin tıkırtılarında ve buğuın şarkılarında üretiriz. Peki ya işten atılmakla tehdit edilenler?

Onlar kafalarını kâğıt fabrikasının duvarlarına vuranlardır. Müdür her yeni gün başka bir insanoğlunun canını yakmayı çok iyi bilir. Hatta sadece insanoğluın değil; o tabiatın bile can çekişmesinden büyük bir zevk alır. Zehirli atıklarını nehire akıtır. Ama gün gelir doğanın dilinden anlayanlar olur. Çevrekorumasını savunanlar genellikle aynı fikirdedirler. Ve doğa da onların duygularıyla hemfikirdir. Ancak çok vakit geçmeden tabiat başka bir yerden yara alır. Çevreyi koruyanlar da ortadan kaybolur! Kâğıt fabrikasının atıkları yetmiyormuş şeklinde bir de bunlara insan atıkları eklenir. Ve bu kısır döngü hiç bitmek tükenmek bilmez .

Çatalca Masaj Salonu-Bayan Masör Esra

Çatalca Masaj Salonu-Bayan Masör Esra Bu diyarlarda, mutluluk ne kadar derin olursa üzerinde o kadar az mevzuşulmaya çalışılır. Böylelikle mutluluğun içinde yitmek ve komşuların kıskançlık duygularının kabarması engellenmiş olur. Fabrikadan kovulanlar çevrelerini dikkatlice takip etmek zorundadırlar, veresiye alışveriş yapabilmek için bundan daha iyi bir yol olması imkansız: satıcının kalbini kazanmak! Sahipleri; kartallar, karanlıkta yaşarlar ve kurbanlarının dikkatini kendi üzerlerinden küçük bir kalem hareketiyle başarılı bir şekilde çekerler. Fakat Alpler’in korkusuz gençleri düştükleri derin çukurdan çıkarak köprülerin üstüne çıkarlar. Eğilmek zorundadırlar. Sevdikleri çok yakında oturmuyordur, bu nedenle onları ziyaret etmeye, kirletmeye gitmeleri gerekir.

Yalnız korkunç vakalar yaratacak bir kahve içebilmek için … Fakat onlar ne hissettikleriGenç adam, akrabalarını ve özlemelerini -birazcık söyleÅŸi edebilmek için- rafa kaldıran hanıma doÄŸru yaklaşır. Kocaman gözlerden süzülen yaÅŸlar hanımın kucağına düşer, arzuların gizli tutulduÄŸu ve gün gelip dışarıya çıkmayı isteyecek olan arzuların barındığı kucaÄŸa… Bizler hayvan deÄŸiliz, bizde her ÅŸeyin çok hızlı geliÅŸmesi gerekmez; hepimiz karşımızdaki insanoÄŸlunun bize ne kadar yakıştığını tartanz ve onu reddetmeden önce onun neler yapabileceÄŸini gözden geçiririz.