Çatalca Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Çatalca Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Çatalca Evde Masaj cenkta sadece askerlerin birbirlerini öldürdüklerini öğrenmiÅŸim artık. Üstelik Limousine’in sınırdan epey uzak olduÄŸunu kestirecek kadar coÄŸrafya da biliyordum. Çevrede kimse telaÅŸa kapılmıyordu. Ben de korkmuyordum. Annemle babam çıkageldiler. Kırk sekiz saat trenlerde sefil olmuÅŸlar. Ahırın kapısına, hayvanlara ve çalgılara el konulduÄŸunu bildiren bir genelge asalar. Dedemin atlarım alıp Uzerch’e götürdüler. Ortalıktaki genel huzursuzluk, Courrier du Centre’dsiki manÅŸetler, heyecanlandırıyordu beni. Bir vaka, bir yenilik, bir hareket oldu mu, seviniyordum.

Çatalca Evde Masaj evcilik oyunlarımızı da, günün ortamına uydurdum: Ben Poincare oluyordum, Jeanne V. George oluyordu, kardeÅŸim de Çar. Sedir aÄŸaçlarının altında barış görüşmeleri yapıyor, kılıçlarımızla balık doÄŸrar gibi doÄŸruyorduk Prusyalıları. O eylül, La Grilliere’de, vatansever bir Fransız kızı olarak bana düşen ödevleri yerine getirmeyi öğrendim.

Çatalca Evde Masaj

Çatalca Evde Masaj sargı bezleri hazırlayan anneme yardım ediyordum. Bir de, aÄŸ ÅŸeklinde miğışık kılıfı ördüm. He1ene halam, köpeklerin koÅŸyüce olduÄŸu otomobille bizi alıyordu, istasyona iniyorduk. Orada uzun boylu, sırım benzer biçimde, türbanlı Hintlilere elma dağıtıyorduk, onlar da bizlere karabuÄŸday veriyorlardı karşılığında. Yaralılara sandviç ve peynir gdolayıyorduk. Köylü kadınlar, elleri kollan yiyecek sepetleriyle dolu, yollara dökülüyorlardı. “Bir hatıra verin bizlere! Bir hatıra!” diye sesleniyorlardı. Askerler de onlara, kaputlarından kopardıkları düğmeleri, ya da boÅŸ mermi kovanlarını atıyorlardı. Bir gün, kadınlardan biri, bir Alman esirine ÅŸarap verdi. Öteki kadınlar, homur homur homurdanmaya baÅŸladılar. Kadın, “N’apalım” dedi. “Onlar da ötekiler gibi insan.” Homurtular arttı.

Helene halamın gözleri öfkeden çakmak çakmak oldu. Bu Alman gâvuru anadan doÄŸma caniydi. Onlara öfkelenmek filan şöyle dursun, en azından kin duyulur, nefret edilirdi, insan kılığına girmiÅŸ Åžeytanın ta kendisi olan bu adamlara kızmak devede kulak kalırdı. Vatan hainleri, casuslar ve vatan sevgisinden uzak Fransız hanımları ile erkekleri, erdemli yüreklerimizi korkulara salıyor, bizleri tir tir titretiyorlardı. O günden sonrasında “Frau” diye ad taktıkları hanıma dehÅŸetle bakıyor, gözlerimi ayıramıyordum. Kötülüğü elle tutulur halde, somut olarak görebilmiÅŸtim sonucunda. Haklıların davasını canı gönülden benimsemiÅŸtim.

Kısa bir süre önce, kalp rahatsızlığından dolayı yedeklikten çürüğe çıkarılmış olan babamı, Zuhaf birliklerinde faal hizmete çağırdılar. Annemle beraber, babamın eÄŸitim gördüğü Villetaneuse’e gittik. Babam bıyık bırakmıştı. Başına giydiÄŸi fese benzer kalpak, yüzüne çekici bir ağırbaÅŸlılık vermiÅŸti. Böylesine yiÄŸit bir babaya layık bir evlat olduÄŸumu ispatlamalıydım artık. “Alman malı” bir bebeÄŸin üstüne çıkıp tepinmekle, vatanseverliÄŸimi aslına bakarsan yeterince göstermiÅŸtim, nede olsa kardeÅŸimin bebeÄŸiydi o da.